BAŞKA SOKAK

Güller kaçışıyor
Beyaz badanalı eski
Evlerimizin bahçesinden
Giderken gitmeyi
Aklından geçirmeyen
Sen gibi,
Ayrı yataklara mahkum kollarımızı
Bu talan rengi bahçelerde
Dikenleri kanatıyor
Dudaklarımla bir yaprakları
Ve o iki yana düşmüş
Acısı yürek söken çaresizliği
Bir Allah’ın kulu tutup da
 Kaldırmadığından kavuşmaya
Kaçışıyor güllerin.
Bu nefes nefese korkmuş tenlerinde
Ağlayış
Birer birer düşüşü sonra bahçelerin
Ve elinde bıçak boynundan keyifle
Kesişi
Son bahçenin son gülünün toprağını
Ayağı bağlanmış seyre zorlanan bülbülün
Düşüşü ve
Son gülün sızarken kanı yanaklarından
O kara gecelerin ay ışığı gözleriyle
Efsaneleşmiş bakışı canlanıyor
Gülüm!
Gülüm, son çığlıklarında sen gibi.
Başka sokağın hatırası kalbimde
Ufkumda solan kızıl gülüm;
Bozguna uğramış dağınık saçlarının
Çiçekleri henüz düşmeden
Esir tüccarı kara yüzlerin üstüne
Bir daha
Bu bahçe böyle savaş görmeyecek
Yemin edip sana, öpüp kırık boynundan
Kaldırdığımı seni
Yangından kalan küllü topraktan
Ve yaralı kalbini kalbime dayayıp
Bir köpek gibi bir çiçeğin önünde
Isırmaktansa kendi etini ölesiye
Ulumayı onurlu bir şekilde
Diz çöküp yalvardığım günü,
Ve denizinden arınmış köpük kalbinle 
Kokup içime kızıl gülüm, gülümsediğini
Unutmadım…
 
İsmail Zeki, – bu şehirde