Şeytanın Müridleri

              Başka adları, başka inanışları olsa da sistem, gezegenin her yerinde aynı şekilde; ortak hedefe göre belirlenmiş ortak bir yöntem sürdürmektedir. Sistemin güçlü olma nedeni insanoğlunun zayıflığını kendisine karşı kendi gücü olarak kullanmasıdır. Global dünya düşüncesi; bir üniversite makalesi, büyük şirket ceolarının her ülkedeki yatırım planları ya da bir profesörün şaşalı, anlaşılmaz söylemlerinin çok ötesinde yapay zeka tarafından internette gerçekleştirilmiş gözle görülür bir olgudur. Küresel bir dünya gerçekliği yaşanıyor ve yerel cümlelerle insanoğlu manipüle ediliyor…

              İnsanoğlu silahlardan çok daha müthiş bir bağlılık geliştirdiği akıllı telefonlarıyla, ünlü markaların ürünleriyle vurulup adeta öldürülüyor… Tanrı’yı Coco Cola zanneden yerliler ağaçlara fısıldayarak haberleştikleri -sadece 40 yıl öncesinden- müthiş sıçramalar yaparak görüntülü görüşebildikleri akıllı telefonlara geçtiler. Kendi topraklarından çıkardıkları altınları blue jean, hamburger ve ekstazi karşılığı hiç düşünmeden verebiliyorlar… Ve Amerika Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini oradan votka almayarak protesto ediyor! Ukrayna’ya inadına güncel olmayan silah yardımı yaparak Rusya’yı olası Nato saldırısı ihtimaline karşı orantısız güç kullanmaya itiyor. Rusya da kendine hak gördüğü batıya yakın toprakları kendi güvenliğini öne sürerek kendi yönetiminde bağımsızlaştırmaya çalışıyor. Ne Rusya ne de Amerika Suriye’de- hangi amaçla orada bulunduklarını izah edemeseler de- birbirleriyle çatışmıyor, karada karşılaşmıyor, havada it dalaşına bile girmiyor… Gezegenin diğer ulusları sadece seyrediyor. Kudüs müşrikleri Gazze’de çocukları öldürüyor, ne için mi? Şeytanı uyandırmak, onu davet etmek için… Asıl büyük şeytanı! Onu davet ritüelleri bunlar… Tecavüz, çocuk kanı, işkence… Böyle  düşünerek açtılar kapısını şeytanın… Şimdi de onun özel adıyla davet ediyorlar haykırarak…

               Bir sürü küçük ülke de aptalca onlar adına savaşıyor. Vekalet almışlar bunlardan, aman sizin ayağınıza taş değmesin biz sizin için canımızı feda ederiz diyorlar, budalaca. Akıldan uzak bir şekilde devam ediyor bu süreç. Yaptıklarına bahane olacak tuhaf konuşmaları duyuyoruz vekil savaşçıların nidalarında, tüfeklerinin üstüne bağladıkları flamalarda. Amerika için savaşıp Amerika’ya karşı olduklarını görüyoruz -o cehennem sevdalısı, algı odağı kaymış- teröristlerin çadırlarında. Vahşi cinayetlerine yapıştırdıkları barkotların açılımı şeytanın adı olduğu halde, şeytanı taşladıklarını iddia ediyorlar. Onlara bunu yaptıranlar ise şeytan davet ritüelleri için artık gizlenmeden toplanıyorlar. Budala taşaronları ise hırsla hizmet etmeye devam ediyor onlara. Onlar ritüellerini ekonomileri zayıf ülkelerde, şehirlerde, köylerde küçücük çocukları aç bırakarak yapıyorlar… İlaç diye içirerek hasta ettikleri zavallı çaresiz insanların yüzlerine tükürüyorlar zehirlerini… Kutsal mabedin kutsal taşını unutturmaya çalışıyorlar, kendi bağnaz siyon hayallerinde. Kudüsü kurtarmayı düşünüyor, kendilerinde yapay kutsallık arayan Nibiru müridleri. Yüce Yaratıcının her isminden bir tanrı imal ettiklerini görmüyorlar çocukları öldürürken… Kadınların korku içindeki gözleri, vücutlarından zorla yırtarak koparılan çocuklarının ölümlerinden yeni bir dünya düzeni yaratılamayacağını görüyor, bedenlerinden koparılan her parça onları asıl yaratıldıkları ilk anın büyük sırrına taşımakta gün be gün. O sır açığa çıkmak için kutsal taşın yanında bekliyor nicedir… Yeniden yaratılış için yaratılmışların yok olacağı kıyamet günü o taşın toprağa düşmesiyle başlayacağını biliyor kadınlar, gözleri dehşet ve acıyla baksa da korkuyla parçalanan çocukların sessizce meleklere dönüştüğü gökyüzüne bakıyorlar. O kadınlar Yüce Yaratıcının İlahi emrini alan melekleri görüyorlar, gözyaşları içindeki feryatlar toptan insanoğlunun ve cinlerle meleklerin kendi yaratılış malzemelerinde yok olacaklarını hissettikleri için. Hepsi derin derin uyurken ansızın gelecek yok oluşa bu acı… Şeytanın müridleri ise onların uykularını daha da derinleştirmek için kutsal sözlerle dalga geçtiriyor onların uyanık zannettikleri uykulu gündüzlerinde… O kutsal muallak taşının altında, cehennem müridlerince yapılan planları almaya hevesli Kudüs müşrikleri Gazze’de, Myammar’da, Doğu Türkistan’da ve daha pek çok başka yerde çocukları öldürerek, kadınları korkutarak yeryüzünü ateşten yatakları yapabileceklerini biliyorlar. Oysa ki yok oluş bunu arzu edenleri de yok edecek… Onlar bilerek saldırıyor masum insanlara, güneyde doğuda, kuzeyde ve batıda…

               Ama uyanan insanlar da var… Uyanan başka varlıklar da!